Türkiye Spor Ödülleri için İstanbul'a gelen Barcelona'nın ve Bulgaristan Milli Takımı'nın unutulmaz yıldızlarından Hristo Stoichkov, Ufuk Kaan Karacan'a kariyerine ilişkin özel açıklamalarda bulundu.
Goal: Benim için zor bir röportaj. Herkesin küçükken mahallede top oynadığı yıllarda ben onun ismini söyleyerek top oynuyordum. Bugün o isimle röportaj yaptığım için kendimi çok şanslı hissediyorum. Bir idolle röportaj yapıyoruz. Ne yapıyor bu günlerde, nasıl geçiriyor hayatını? İnsanların idolü olan bir oyuncu olmak nasıl bir his?
Hristo Stoichkov: İlk önce teşekkür ediyorum bizi karşıladığınız için. Türkiye'de çok iyi arkadaşlarım var. Bizim için sporun bir sınırı yok yani her yerde arkadaşlarımız var. Futbolcu olduğum için en iyi arkadaşlarımı futbol camiasında buldum. Biz futbol camiasında aynı bir artist, bir film yıldızı gibi futbolumuzu göstermeye çalışıyorduk. Çünkü bizi izleyen taraftarın Pazartesi'den Cuma'ya kadar çalıştığını biliyorduk. Bu sebeple hafta sonu geldiğinde kendimizi en iyi şekilde göstermek istiyorduk.
Goal: Belki de hiç haberi bile yok ama Türkiye'de çok büyük bir öncüdür Stoichkov. Şöyle ki, Barcelona onu transfer ettiğinde yabancı sınırına takılmamak için Gheorghe Hagi'yle yollarını ayırmıştı ve Hagi Türk futbolunun en büyük başarılarının mimar ismi olarak lanse edildi.
"Hagi'yle benim Türk futbolcularına da büyük yardımımız dokundu"
Stoichkov: Öncelikle Barcelona beni aldığı için çok mutluydum. Arkamızdan gelen futbolcular için yeni bir kapı açtık. Çok şanslıydım, çünkü Barcelona o dönem de en büyük kulüplerden biriydi. O dönemde oynanan futbolda herkesin imzası vardı. Johan Cruyff gibi çok büyük bir teknik direktörümüz vardı. Takımımızın yapısı kazanmak üzerineydi. Hagi de Rumen futbolunu değiştirdi. Rumen futbolcular onun arkasından çıktılar, İtalya'ya ve İspanya'ya gittiler. Ben de Hagi gibi Bulgaristan'ın sınır kapılarını açtım. Benim arkamdan gelen futbolcular da İtalya'ya ve İspanya'ya gittiler.
Belki de o zaman Türk futbolcularına da büyük yardımımız dokundu. Türk futbolcular da buradan İtalya'ya ve İngiltere'ye gittiler. Biz bunu bütün dünyaya gösterdik. Türk futbolu çok büyük adımlar attı ve kendini geliştirdi. Çok büyük futbolcular, çok büyük takımlarda oynadılar. Buradan çıkan Tugay Kerimoğlu ve Emre Belözoğlu gibi futbolcular, çok güçlü isimler vardı. Çok mutluyum, çünkü hem o zamanlarda hem de şimdi iki büyük futbolcu Barcelona'da oynadı. Herhangi bir futbolcu Barcelona'da oynayamaz. Barcelona her zaman en kaliteli futbolcuları seçer. Rüştü Reçber harika bir kaleciydi, Arda Turan da bir süperstar. Tugay'ın Blackburn Rovers'da oynaması, Emre'nin İtalya'da oyması, Okan Buruk'un Inter'de oynaması onların kalitelerini gösteriyor. Herhangi bir futbolcu bunu yapamaz.
Goal: Arda gitti, ama çok tutunamadı. Neden tutunamamış, orada başarılı olamamış ve çabuk dönmüş olabilir?
"Türkiye'nin Arda Turan'a sahip olduğu için gurur duyması gerekiyor"
Stoichkov: Arda tam bir lider, kendini çok iyi bilen bir oyuncu ve çok iyi bir arkadaş. Çok iyi yetiştirilmiş bir çocuk. Atletico Madrid'den Barcelona'ya geçmek için kalitenizin olması lazım. Barcelona özel bir takım. Arda orada oynamaya başlamıştı, ama Barcelona'da her gün yeni bir şeyler çıkıyor.
Belki son zamanlarda Arda, Ernesto Valverde'nin planlarına girmiyordu, ama kimse Arda'nın kalitesiz olduğunu söylemiyor. O, Türk futbolunun lideri. Çok çalışkan ve olgun bir çocuk. Onun futbolu ne kadar sevdiğini de biliyorum. Türkiye'nin böyle bir futbolcuya sahip olduğu için gurur duyması gerekiyor.
Başakşehir'e gelmesinin artısı ise takımdaki diğer futbolcuların da gelişmesine yardım etmesi olacak. Çünkü Atletico Madrid'de ve Barcelona'da neler öğrendiğini buradaki futbolculara gösterebilir.
Goal: O dönemki Barcelona'yı hatırlıyorum. Andoni Zubizarreta, Michael Laudrup, Romario gibi oyunculara sahip, muhteşem bir takımdı. En iyi onbirini saymasını istesem, herhalde o dönemki onbiri sayar. Kıyası çok seviyoruz. Ben eski Barcelona diyorum, kendisi ne diyor?
Stoichkov: Tabii ki kendi oynadığım dönemdeki Barcelona'yı seçerim, ama kıyaslamayı sevmiyorum. O zaman başka, bu zaman başka. Ben Barcelona'nın büyük bir taraftarıyım. 118 senelik bir tarihi var. Dolayısıyla kıyaslamak için kendimi yetkili biri olarak görmüyorum.
Goal: Pep Guardiola'nın bugün dünyanın en büyük hocası olduğu gerçeği var. Oyuncuyken de bu sinyali veriyor muydu?
"Guardiola hep bir liderdi, Mourinho tercümanken de antrenörlük yapıyordu"
Stoichkov: Guardiola'yla altı sene birlikte oynadım. O bir liderdi. Pozisyonu dolayısıyla herkes ona bağlıydı. Bütün ataklar ondan başlıyordu. Ronald Koeman topu Guardiola'ya atıyordu ve gerisi ona kalıyordu. Onun pozisyonundaki biri için daha çok genç bir yaşta lider olmuştu. Çok uzun zaman da milli takımda oynadı. Tabii ki paran olunca takımına en iyi futbolcuları alıyorsun. Bu Barcelona'da da, Bayern Münih'de de, Manchester City'de de böyleydi.
Goal: Onun Barcelona'da futbolculuğu zamanında Sir Bobby Robson'ın tercümanı olan Jose Mourinho da şimdi en büyük teknik direktörlerden...
Stoichkov: Mourinho her zaman antrenörlük yapıyordu. Ama takım için önemini çok az kişi biliyordu. Sir Bobby Robson'ın tercümanlığını yapıyordu, çünkü Robson İspanyolca konuşamıyordu. Mourinho'nun çok özel bir işi vardı. Her antrenmanda hangi futbolcunun ne eksiği olduğunu, neyi yanlış yaptığını yazıyordu. Sonra da her şeyi Robson'a söylüyordu. Bu yüzden Mourinho dünyanın en iyi antrenörlerinden. Her şeye bir iki adım önden bakıyor.
Goal: Tekrar size gelelim... Çok iyi frikik atardınız, harika şut çekerdiniz, soldan içeri girer ve öyle gol atardınız. O yüzden de size "hançer" denilirdi. Kendisi gibi bir "hançer" kimi görüyorsunuz?
"Beni Laudrup ve Koeman futbolcu yaptı"
Stoichkov: Çok futbolcu var. Beni futbolcu yapan Laudrup ve Koeman'dır. Aynı zamanda golcülüğümü de onlara borçluyum. Dolayısıyla kendi karakterimi onlarla kıyaslayabilirim.
Bulgaristan Milli Takımı'nda da çok önemli isimler vardı. Yordan Letchkov, Krasimir Balakov, Emil Kostadinov... Böyle oyuncularla oynadığım için çok mutluyum ve hep öyle kalacağım. Büyük futbolcularla oynadığın zaman sen de büyüyorsun ve ileriye gidiyorsun. O yüzden futbol kolektiftir.
"Messi'nin Barcelona'da yaptığını başka kimse yapamaz"
Goal: Lionel Messi, dünyanın en iyisi olabilmek için Dünya Kupası kazanmak zorunda mı? Böyle bir algı var. Katılıyor mu?
Stoichkov: Messi'yi kıyaslamamıza gerek yok. O, en büyük. Messi'nin dünya şampiyonu olmasını istiyorum, çünkü o zaman kimseyle kıyaslanamayacak. Şu anda Barcelona'da onun yaptığını başka kimse yapamaz.
Goal: Bu yaz Dünya Kupası var. 1994 Dünya Kupası'nı kasıp kavuran Bulgaristan ise turnuvada yok. Bulgaristan futboluyla ilgili biraz yorum alabilir miyiz?
Stoichkov: Bulgaristan'da şu an çok kötü bir zaman var. Ülkede gençler futbolla ilgilenmiyor. Bu çok büyük bir eksiklik. Yurt dışındaki takımlarda bizim futbolcularımız yok. Barcelona'da, Manchester United'da, Porto'da, Valencia'da oynayan futbolcumuz yok. Rusya'da, İtalya'da ve Polonya'da oynayan birkaç futbolcumuz var. Ama yeterli değil.
"1994 Dünya Kupası, kariyerimdeki en iyi senemdi"
Stoichkov: Bunun için çok düşünmem lazım. Ama sanırım 1992'deki Barcelona'yı ve 1994'teki Bulgaristan'ı söyleyebilirim. O zamanlar kariyerimin en iyi dönemiydi. 1994 Dünya Kupası, kariyerimdeki en iyi senemdi. Her futbolcunun bir hayali olur. Ben de bu hayalimi gerçekleştirdim. Altın Top'u ve Altın Ayakkabı'yı aldım. Başka da bir şey isteyemezdim. Bütün takım arkadaşlarıma ve antrenörlerime teşekkür etmek istiyorum. Doktorlara ve masörlere de. Bu saydığım insanlar benim ailemdi.